varol yaşaroğlu

avaz gençlik dergisi'nin haziran 2014 sayısında, esma aslıbay ile röportaj yapmıştır.

Türkiye’nin yetişkinlere yönelik ilk animasyon dizisi olan fırıldak ailesi’nin yapımcısı, karakterlerinin yaratıcısı, grafi2000’nin kurucusu varol Yaşaroğlu, arkadaşımız esma aslıbay’la çizgi film serüvenini paylaştı.

Esma aslıbay: kısaca kendinizden söz eder misiniz?
Varol Yaşaroğlu: yaklaşık 5 yaşından beri karikatür çizen, bir çizgi film izlediğimde “ileride ben de böyle bir şey yapmak istiyorum” diyen biriydim. İzmir Atatürk lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul teknik üniversitesi inşaat mühendisliği’nde okudum. Ardından da İstanbul üniversitesi para banka bölümünde yükseklisans yaptım. Ama dönüp dolaşıp çizgiye yöneldim ve güneş gazetesi’nde karikatürler çizmeye başladım. Daha sonra “plastik şov” adlı televizyon dizisinin metin yazarlığı ile görsel yönetmenliğini yaptım.

Esma aslıbay: çizmeye nasıl başladınız? Kendi tarzınız nasıl oluştu?
Varol Yaşaroğlu: çizmeye 5-6 yaşlarında falan başladım. O zamanlar sadece trt vardı, onu izlerdik. Orada belli başlı çizgi filmler vardı; pembe panter, temel reis gibi. Benim en çok pembe panter’in hareketleri, yürüyüşleri hoşuma giderdi. He-man’i de hiç sevmezdim, oradaki hareketler bana saçma sapan gelirdi. pembe panter’i şimdi bile izlesem çok başarılı buluyorum. Bana hala çok modern geliyor. Çizgileriyle, anlatımıyla benim ilk göz ağrım. Defterlerime hep onu çizerdim. Şimdi düşünüyorum da 5-6 yaşlarındaki bir çocuğun görsel algısıyla pembe panter’i beğenmesinin nedeni aslında iyi çizgi ile kötü çizgiyi ayırabiliyor olmasıymış. Sonrasında hep ben çizdim. Babam yurtdışına çıktığında bana çizgi roman karakterli defterler getirirdi. O zamanlarda türkiye’de kapağında çizgi roman karakterli defterler yoktu. Ben üstünde karakteri var ama içinde maceraları yok deyip o defterleri çizgi roman haline dönüştürürdüm. Çizgi deneyimim böyle başladı.

Esma aslıbay: grafi2000 prodüksiyon’un kurulma fikrinin doğuşu ve hayata geçirilmesinden söz edebilir misiniz?

Varol Yaşaroğlu: benim ilk bilgisayarım bugün bütün grafik ve reklam ajanslarında kullanılan tabletti. O tableti görünce dünyalar benim olmuştu. O gece uyuyamamıştım. Ertesi sabah kalktığımda yepyeni bir insandım. Bilgisayarla tanışmamdan itibaren kendimi geliştirmem çok çabuk oldu. Ardından Grafi2000.com diye bir site kurduk. 1999’un tam sonu, 2000’lerin başıydı. Onun için adını Grafi2000 koyduk. Orada benim küçüklüğümden beri hayalim olan animasyonları canlandırmaya başladım. Artık bir bilgisayar, bir kalem ve bir mikrofonla bir animasyon yaparak internetten paylaşma şansına sahiptim. Daha internetin adını yeni yeni duyurmaya başladığı, belki birçok insanın e-mail adresinin olmadığı bir dönemdi. Grafi2000.com adıyla açtığım internet sitesinde benim gibi animasyon yapan kişilerle tanıştım. İlk şirketimiz benim evimde kuruldu. O şirketi kuran webmasterımız Bülent Kelleroğlu adlı arkadaşımızdı. İlk çekirdek ekip oydu. Benim eve geliyordu. O bir odada, ben bir odada çalışıyorduk. Sonra ekibe Berk ve diğerleri katılınca ev belli bir süre sonra çekilmez hale geldi. Çoğaldığımızda artık olay home ofisten çıkmıştı. Bir nevi Grafi2000 böyle ortaya çıktı. Son aşamada artık 40 kişi falan olduk. Artık bir eve sığmamız imkansızdı. Biz de Ortaköy’de bulunan bu eve taşınmak durumunda kaldık. Şu anda onlarla bu şirketi yürütüyorum. Daha sonra biz kanal d’ye Grafi2000 Komedi diye bir program yapmaya başladık. Orada hem animasyon üzerinde durduk, hem de değişik skeçler yazdık. Sonraki maceram da “koca kafalar” oldu. Daha sonra da en büyük hayalimiz olan yetişkinlere yönelik çizgi film yapma fikrini hayata geçirdik.

Esma Aslıbay: Bize çizgi film yapma tekniklerinden söz eder misiniz?
Varol Yaşaroğlu: Çizgi filmde pek çok değişik teknik var. Ama şu an dünyada en popüler olan teknik, üç boyutlu teknik. Bildiğimiz 3D tekniği. Bütün sinema filmleri bu 3D dediğimiz teknolojiyle yapılıyor. Şu an mimarlık bürolarında da bu programlar kullanılıyor. Evi ilk başta inşa etmeden önce onun üç boyutlu modelini oluşturuyorlar. Aynen karikatürde de bu geçerli. Bir kız karakterinin önce bilgisayarda bir heykelini yapıyorsunuz, böylece onu her açıdan bilgisayardan görebiliyorsunuz. Yani 360 derece döndürebiliyorsunuz. Sonra ona kemik sistemi yerleştiriyorsunuz. Aynen bir insan vücudunda olduğu gibi. Artık oradaki kız çocuğu hareket eden bir kukla haline dönüşüyor. Animasyon işte böyle yapılıyor. Belli bir şeyi modelledikten sonra göz kapakları açılıp kapanan, elinizde oynayabileceğiniz bir oyuncak bir bebek gibi bir karakter yaratıyorsunuz. Bir de cartoon network kanalında sünger bob, pembe panter gibi çizgi filmlerde 2d animasyon denilen yöntem kullanılıyor. Biz de daha çok bu teknikten hareket ediyoruz. Fırıldak ailesi 3d ile değil de 2d tekniğiyle yapılan bir iştir. Üç boyutlu teknolojiler sadece bize yardımcı oluyor. Diyelim ki bir mekanı tasarlayacaksın, orada da bir otobüs var. Otobüsü 3 boyutlu tasarlayıp bunu 2 boyutlu programın içine yerleştiriyoruz. Bizim karakterler onun içinde hareket ederlerken otobüs de hareket edecek, sağa sola savrulacak. Bir de slow motion tekniği var. Bu teknikte de yine bebek örneği vereyim, somut elle tutulan bir bebek maketi yapılıp bir zemin üzerinde kare kare hareket ettiriliyor. Kolu kaldırılıyor, başı döndürülüyor. Tüm hareketler fotoğraf makinesiyle kare kare çekilip montajlanıyor. İzlenirken bilgisayarda mı klavyede mi yaratıldığını insan gözü algılayamıyor.

Esma aslıbay: iyi bir animasyoncu nasıl olunur?
Varol Yaşaroğlu: animasyon dediğimiz olay bir ekip işi. Animasyoncu teknik olarak değil sezgisel gücünü kullanabilen, bakış açısı olabilen bir insan olmalı. Yaratıcılık olursa o en güzeli. Yaratıcı olmasa bile hayal edebiliyor olması gerekir. Animasyonda sınırlı hareketleri iyi yapabilen kişi iyi animasyoncu, gereksiz karelerle uğraşan kişi kötü animasyoncu oluyor. Kolunu kaldırmasını istiyorsam tek hareketle kaldırmalı. Dolandırıp yamuk hareketler yapması bizim için diğerinden daha iyi olması anlamına gelmiyor. Bizim için önemli olan anlatımın iyi olması. İyi bir animasyondan kastımız bu olmaya başladı.

Esma aslıbay: baba haber bülteni projesine nasıl başladınız? Amacınız nedir?
Varol Yaşaroğlu: bir gün bilgisayarın başında otururken benim ilk göz ağrım olan fotoscope programında önce bir fotoğraf yerleştirdik, kafayı biraz büyütelim derken “aaa, bak ne kadar komik oldu. Acaba bu fotoğraf değil de video olsa nasıl olur?”dan çıktı her şey. Biz kendi kafamızı çekip yerleştirdik. Alt tarafı dans ediyor ama senin kafan var üzerinde. Biz ilk başta sadece buna güldük. Ama sonrada bunun üzerine bir metin yazalım dedik. Birkaç haber spikerinin laflarını değiştirip küçük çapta bir skeç hazırladık. Ona da çok güldük. Bizim bu kadar güldüğümüz şeye insanlar da güzel tepkiler verecektir diye internette yaymaya başladık. Gerçekten de ciddi anlamda çok kişi tarafından izlendi. İlk başta dream tv’de, daha sonra kanal d’deki dobra dobra adlı magazin programının arasında yayınlandı. Beğeniler kanal d’de özgü namal’ın sunduğu bir gece şovuna dönüşmesine neden oldu. O sırada rahmetli mehmet ali birand’dan haberin önüne haberi kuvvetlendirici kısa bir şey yapma teklifi geldi. Biz de koca kafalar’ı haber formatına uyarlamayı düşündük ve koca kafalar’la baba haber bülteni böylece ortaya çıkmış oldu. Amacı mizah dergilerindeki haftalık gündemi değerlendirip izleyiciye mizahi bir şekilde sunmak.

Esma aslıbay: baba haber bülteni’ni çok uzun yıllardır keyifle izliyoruz. İlk başlarda bu kadar çok ilgi göreceğini tahmin ediyor muydunuz?
Varol Yaşaroğlu: doğrusu ilk başlarda bu kadar başarılı olabileceğimiz konusunda tereddütlüydük. Biraz korkarak işe başladık. Önceleri “türkiye’de çizgi filmi çocuklar izliyorlar, yetişkinlere yönelik animasyon acaba izlenir mi?” diye endişe duyuyorduk. Koca kafalar bir animasyon örneği. Bir de kafalar yerleştirme olduğu için yani her şeyi vücutlarla anlatacağımız için oradaki jestler ve mimiklerin canlı gibi olması ve izleyiciyi yakalaması gerekiyordu. Sanırım hepsi birleştiğinde insanlar onun bir animasyon olduğunu unutuyorlar.

Esma aslıbay: yapımcılığını üstlendiğiniz fırıldak ailesi adlı çizgi film aslında yetişkinler için yapılan ilk çizgi film. Bu proje nasıl ortaya çıktı?
Varol Yaşaroğlu: çocuk çizgi filmi yaptığınızda karakterlerin pek çoğu çocuktur. Okul öncesine çizgi film yaptığınızda bir çocuğun başından geçen maceralar çocuğun daha çok hoşuna gider. Yetişkinlere yönelik bir şey yaptığınızda da ya bir aileyi ya da bir gencin başından geçenleri konu alırsınız.

Esma aslıbay: bu çizgi film aslında tam bir türk ailesini anlatıyor. Sabri baba olsun, yıldız anne olsun, tosun bebek olsun… bu karakterler tamamen hayali mi yoksa esin kaynağınız var mı?
Varol Yaşaroğlu: spesifik, yani: “a sabri şudur.” Diyebileceğim bir kişi yok. Aslında sabir bir baba olarak hepimizin hayatındaki babalardan biri. Aslında filmdeki anneanne de hepimizin evdeki anneannesinin, babaannesinin karışımından ortaya çıkan bir kadın.

Esma aslıbay: bugüne kadar hazırladığınız programlar arasında en çok ilgi gören hangisi oldu?
Varol Yaşaroğlu: reyting açısından “koca kafalar”. Ancak “fırıldak ailesi”nin, artık televizyonda değil de internette yayınlandığı halde, çok kısa bir sürede çok büyük kitlelere ulaştığını görüyoruz. Facebook’ta 350 bin, youtube’da ise 22 binin üzerinde üye sayısı var.

Esma aslıbay: bizim bilmediğimiz yaptığınız başka hangi projeler var?
Varol Yaşaroğlu: hazırlık sürecinde olduğumuz tarihsel bir sinema projesi var. Hazırlıklarına daha yeni başladık. Senaryo aşamasındayız. Fırıldak ailesi’nin mobil oyununu çıkarttık. Android ortamda yayınlanıyor. Yakında ipad ve iphone’larda olacak. Hatta bu facebook’ta da oynanabilecek bir oyun olacak. Yani mobil oyuna doğru yönelişimiz var. Yaptığımız grafikleri bir şekilde mobil ortamına adapte ediyoruz. Benim küçüklüğümden beri hayalim bir çizgi roman yapmak. Örneğin fırıldak ailesi’nin çizgi roman olmasını istiyorum. Fakat çok yoğun çalışıyoruz ve animasyon da başlı başına bir iş. Bu iş için gruplaşmamız gerekiyor. Şimdilik bu mümkün olmadığı için ileriye dönük isteklerimin arasında yer almakta.

avaz gençlik dergisi - haziran 2014 - sayı:11
Devamını okuyayım...
disco
0